Fidanbaşı Köyü Şalpazarı ilçesinin güney batısında ilçe merkezine 7 km mesafede 150 haneli bir köydür. Köyün güneyinde Sis Dağı, doğusunda Ağırtaş, batısında Görele, Beyazıt köyü kuzeyinde Çetrik Köyü bulunmaktadır. Ne zaman kurulduğu kesin tarihi ile bilinmemektedir. 1850 yılında Fidanbaşı Köyü'nden Osmanlı devletine vergi veren aile sayısı toplam 32 hanedir. Bu yapıya bakıldığı zaman Fidanbaşı Köyü 1700 yıllarında kurulmuş bir köy olduğu anlaşılmaktadır.
Köydeki sülale isimleri 1850 yılındaki baba isimleri ile çoğu aynıdır. Örnek Ellez oğlu, Balta oğlu, Sarı Mustafa oğlu, Kara Halil oğlu, Beveze oğlu, Kanbak oğlu ve benzeri gibi bu gün bilinen sülale isimleri o günün aile reislerinin isimleridir.
Fidanbaşı Köyü'nün kuruluşu Güdün Köyü'nden Demircioğulları'nın köyün bugünkü sakinlerinden Longuu Temel Bey'in bahçesinde geçmiş yılda mal yatırmaları ile bir sonraki yılda Ağırtaş'ın bugünkü kızıllık yamaçlarından o bölgeye bakmaları ve o bölgede koyunların otlatıldığını sanarak oraya gelip koyunlarını almak istemeleri ile başlar, koyunları almaya gelen atalarımız gördüklerine inanamaz ve koyun sürüsü zannettikleri sürünün aslında geçen yıl koyun otlatırken o bölgede kabak yiyip çekirdeklerinin kocaman kabaklar olduğunu oraya gelince anlar ve şaşırırlar. Bu bölgenin çok bereketli olduğunu ve buralarda köy kurulup yaşanacağına karar verirler. Sonrasında Demircioğulları'ndan aileler gelip buraya yerleşirler. Bu aileler yerleştikten uzun bir süre sonrasına kadar ölen akrabalarını Güdün Köyü mezarlığına götürüp defnederler.
Fidanbaşı Köyü'nün Osmanlı Devleti zamanındaki adı Tımara'dır. Bu ismin ne zaman ve niçin konduğu hakkında kesin bilgi olmamakla birlikte Osmanlı Devleti'nde TIMARA adı o dönemlerde yer paylaştırma statü verme anlamında kullanılmaktadır.Osmanlı devlet yönetim biçiminde TIMAR, TIMARA, SUBAŞI verilenler vergiden muaf tutulmuş ve savaşlarda Osmanlı ordusuna kendi bölükleri ile komutanları başında dahil olmuşlardır.
Fidanbaşı TIMARA Köyü'ndeki AĞA'lık olması aslında Osmanlı yönetiminin o bölge veya köye özel statüde bir ayrıcalık verdiğinin belgesi niteliğini taşımaktadır. Bu konu ile ilgili geniş arşiv ve bilgi çalışması gerekmektedir. Kaldı ki Tımara Köyü'ndeki ağalık sistemi bugünkü Anadolu'daki ağalıklarla karıştırılmamalıdır. Tımara'daki ağalık vermek ve sahip çıkmak anlamında yaşamıştır. Son örneği de İbrahim Ağa'dır. Bu sistem Türkiye Cumhuriyeti ile son bulmuştur.
Fidanbaşı Köyü'nün tarihi eserleri 200 yıllık camisi (tekrar onarılmıştır) Çukur ve Yosullu değirmeni ile İbrahim Ağa köprüsüdür. Yosullu köprüsü ile fidelik köprüleri 1967 yılındaki büyük selde yıkılmış ve tekrar yapılmışlardır. Fidanbaşı'nda ilkokul 1945'li yıllarda eğitime başlamıştır. Bugün köy okulu kapalı olup taşımalı sistemle Şalpazarı'nda eğitime devam edilmektedir. Köyde Düzmahalle'ye yeni cami yapılmış olup Enişdibi'ndeki mescit ile üç camisi mevcuttur. Bir sağlık ocağında bir ebe ile hizmet devam etmektedir. 1980 sonrasında ilkokul tekrardan yapılmıştır. Köyün Çukur ve Yosullu değirmeni olarak iki değirmeni mevcuttur. Köyün ilk yol çalışmasını dönemin muhtarı Hırıpin Osman GÜNAYDIN Şalpazarı'ndan kazma kürek 1960'lı yıllarda başlatmıştır. Köyde mezarlık olarak bugünkü ilköğretimin temelleri ve çevresi ile bugün köy mezarlığı olarak kullanılan cami yanındaki mezarlıklar vardır. Köyün erkeklerinin %100'ü kadınlarının % 98'i okur ve yazardır. Fidanbaşı Şalpazarı'nın en fazla göç veren köylerindendir. İlk göç dalgası 1914'de seferberlik zamanında başlamış sonrasında köy içindeki aile anlaşmazlıkları nedeni ile bazı ailelerimizi devlet başka yerlere nakletmiş ve 1950'lerden sonrada geçim darlığı nedeni ile gurbete göç dalgası başlamış günümüzde hala devam etmektedir. Köyümüzden köyle ilişiği devam etmekte olan 600'ün üzerinde hane İstanbul, Trabzon, Bursa, İzmir, Ankara, Samsun, Zonguldak, Adapazarı, Bolu, Düzce, İzmit, Artvin, Almanya, Amerika'da yaşamlarını sürdürmekte olup kesin bilinmemekle birlikte en az 400 hane de seferberlik ve devlet imkanlari ile kalkan ailemiz mevcuttur. Köyün kış ayları nufusu 300 civarında olup sadece İstanbul'da 2500 insanımız yaşamaktadır. köyümüzün köyden ilişiğini kesenlerle birlikte toplam dünya nufusu 6000'in üzerindedir. Fidanbaşı Köyü'nde yerleşik olarak bugün 20'nin üzerinde değişik soy ismi kullanılmaktadır. Köyden kalkan ailelerle 30'un üzerinde değişik soy ismi kullanılmaktadır. Fidanbaşı Köyü sakinleri yayla için Sis Dağı'nı tercih etmektedirler. Köyün Kadırga'da Beş Çeşmeler'de obası mevcut olup köye ve köylüye ait bir evi yoktur. Yine Alaca Yaylası'nda obası olup giden olmadığı için Osman GÜNAYDIN'ın muhtarlık döneminde ev yaptırıp uzun yıllar gidip konaklar sonrasında köylüden gidip gelen olmayınca evini Tonyalılara satar. Bugün Tımara obası olacak yerlere Tonyalılar evler yapıp konaklar ve Alaca Yaylası ile Tımaralıların ilişiği zayıflayıp yok olma noktasına gelmiştir.
Yine Gavur Dağları'nda bugünün Gümüşhane topraklarında Tımara'lının geçmişte yayla kiralayıp yayla etmeye gittikleri bilinmektedir. Yine Sis Dağı yayla şenliği yapılan yerlerin girişindeki Örümcek Obası'nın olduğu yerlerin eskiden Tımaralıların obası olduğu söylenmektedir.
Buralarda sahipsizlik ve ihtiyaç olmamasında o dönemlerde terkedilmiştir. Sis Dağı yayla şenlik ve pazar yerinin tarihi olarak ilk yapıldığı yerin de bugünkü top düzü denen mevkide yapıldığı bilinmektedir. Burası şimdiki Tımara Obası, Pelitcik Obası ve Çukuruğun suyunun ortasındaki Sis Dağı'nın en güzel düzlüklerindendir.O bölgede suyun yetersiz olması sebebi ile sonraki yıllarda şenlikler ve pazar yeri bugünkü yapılan yere taşınmıştır. Tımara'nın en önemli mesire yeri bugün de itibarını kaybetmeyen 1020 rakımındaki Enişdibi'nin olduğu mevkidir. Tanıtımı yeterince yapılamamış olup Ağasar'ın en güzel ve soğuk suyunun olduğu mesire yerimizdir. Aynı özellikleri taşıyan Karageriş Bölgesi de Tımara'nın Sis Dağı bölgesindedir.
Fidanbaşı Şalpazarı'nın su bakımından en zengin köyüdür. Ağasar derelerinin ikinci kolu bu köy topraklarından çıkan irili ufaklı derelerden oluşmaktadır. Köy başlıca dereleri Çağlan Altı, Gücükgeriş, Tez dereleridir. Köyde elektrik telefon 1983'lerde gelmiş olup Sis Dağı'ndaki Tımara Obası'na kadar götürülmüştür. Köyde su şebekesi her evin içinde bulunmakta olup bir çok su kaynağı kaynağından itibaren alınıp depolarla köy yerleşim alanına dağıtımı yapılmıştır. Köy halkı geçimini gurbetten sonra fındık, taim ve bahçe işleri ile hayvancılıktan sağlamaktadır. Köy hane halkının tamamında emekli aylığı almaya hak kazanmış insanlarımız vardır.
Fidanbaşı'nın gurbetteki aile yapısı genel olarak devlette memur veya işçi olarak çalışan insanlardır. Köyde yaklaşık 120 civarında yüksek tahsil yapmış insanımız mevcut olup halen ünüversitelerede okuyan 30 öğrencimiz mevcuttur. Gurbette yaşayan insanlarımızın %90'ı kendi evinde oturmakta olup % 10'u kiracı olarak hayatını idame ettirmektedir. Sadece İstanbul'da köylülerimize ait 700'ün üzerinde daire konut mülkiyetinin olduğunu bilmekteyiz. Fakat tanınmış işadamı, bürokrat ve siyaset adamında istenilen düzey yakalanamıştır. Fidanbaşı Köyü'ne ait İstanbul'da kurulmuş olan köy derneği 1993 yılından bu güne başarılı çalışmalarına devam etmektedir. Köylülerimize ait 30 civarında işletme mevcuttur. Esnaf olarak çalışmalarına devam etmektedirler. Fidanbaşı Köyü Şalpazarı'nın arazi olarak en büyük köylerinden birini oluşturmaktadır. Köyün girişi ile Sis Dağı'ndan çıkışı arası on kilometreyi bulmaktadır. Köyün kendisine ait olan Sis Dağı bölümünde son yıllarda orman fidanlama çalışmalarına izin verilmiş fidanlama çalışmalarına devam edilmektedir.
Fidanbaşı Köyü'nün ilk imamlarından kadrosuz imam ve muhtar Mustafa ÖZDEMİR, ilk öğretmeni Veysel VEREP (Alptekin KORDAĞ) 1980 yılında ülkemizin birliğine sıkılan kurşunlara hedef olmuştur. Emektar ebesi Hanımkızı ebemiz, ağamız İbrahim Ağa, hafızımız Mehmet Niyazi ÖZDEMİR, uzun yıllar muhtarlık yapan Osman GÜNAYDIN, ilk esnaflarımızdan Osman KESKİN, unutamayacağımız Nazmi YILMAZ, iş kapısı olmuş abimiz Raif METİN şehitlerimiz Kazım ÇİLLİOĞLU, Osman AŞKIN, ve niceleri tarihte yerlerini unutulamayacak şekilde alacaklardır.
Köyümüz 1. Dünya ve Kurtulus savaşlarında onlarca şehit vermiştir. Bir çok akrabamız Rus Harbi'nden sonra geri dönmemiş ve diğer savaşlarda şehit düşmüşlerdir. İstiklal Savaşı gazilerimizi zamana yenik düşerek kaybettik . Kıbrıs gazilerimiz hayatta olup uzun ömürler dileriz. Savaşlarda şehit ve gazi olanlarla ilgili köyümüzde ayrıca geniş bir çalışma yapılması gerekmektedir. Bazı ailelerimizden 5 veya 6 kardeşin savaşa gidip dönmediği bilinmekte olup bu konularla ilgili bir arşiv çalışması maalesef bu güne kadar yapılmamıştır.
Hazırlayan : Harun ÖZDEMİR
Eksik kalan taraflarımız mutlaka vardır, eksik gördüklerinizi bildirirseniz düzeltmeye çalışırız.